menü

  • Ana Sayfa
  • Batuşka'nın Hikayesi
  • Müzikli Oyun Grubu
  • Oyun
  • Ruh&Zihin
  • Doğa
  • Ben&Ailem
  • Annelikte Keşkelerim
  • Sağlık
  • Sizin Notunuz
  • Şarkı Köşesi

    15 Haziran 2015 Pazartesi

    BATUŞKA nedir? nasıl başladı?


    BATUŞKA nedir?

    Felsefesi :

    Osho'nun anlattığı gibi : Yetişkinler çocuklara bir şey öğretmek değil, onlardan öğrenmeye açık olduklarında dünya üzerinde değişim başlar.


    Uygulamalar:

    Projeler yazıyorum. Etkinlikler, toplantılar düzenliyor, seminerler veriyorum, festivallerde yer alıyorum. Oğlumu büyütürken okuyorum. Öğrendiklerimi paylaşmayı seviyorum, dolayısıyla bu blogu yazıyorum. Röportajlar yapıyorum. Sosyal medya hesaplarımda hayatın içinden paylaşımlarda bulunuyorum. Fark yaratmak için çalışıyorum.

    Kimler: 

    Tüm filozoflar, uzmanlar der ki, "hayatın temelleri ilk 7 yılda" atılır. Bu nedenle yaptığım ve planladığım çoğu iş, şu an için 0-7 yaş çocuklar çerçevesinde.


    Etkinlikler:

    Projelerin DOĞA'da olmasına özen gösteriyorum. Çünkü yaratıcılığa, mutluluğu hissetmeye, güzel günlere, parlak geleceğe açılan kapının en önemli anahtarı doğadır.
    Bunun dışında, stüdyolar, kütüphaneler, festivaller uygulama alanlarıdır.

    Olmazsa olmazlardan biri OYUN'dur.
    Genç yaşlı fark etmez hayatımızda ne kadar oyun olduğudur ruhumuzu yücelten.

    Farklı sanat dallarını kullanarak oyun temelli etkinlikler düzenliyorum.





    Müzikli oyun grubu



    Devam ettirdiğim bir iş de müzikli oyun grupları yönetmek.

    30 yılı aşkın süredir dünyada uygulanan programlardır bu oyun grupları.
    Müzik, şarkı, dans, hareket, oyun, ritim çocuklarla ve ailelerle birleşir. 

    İngiltere’deki Jiggle&Jam müzik grup sisteminden uyarladım.

    Orff öğelerini içinde barındıran bu sistemi, Waldorf anlayışının bazı yönleri ile birleştirmeyi seviyorum.

    Araştırmalar gösteriyor ki, pasif olarak müzik dinlemektense, aktif olarak müzikli faaliyette bulunmak beyin hücrelerini harekete geçiriyor.




    Batuşka benim diğer bebeğim gibi, onu da aşkla büyütüyorum...


    NASIL BAŞLADI?

    Geçmişime baktığımda, hep bu alanda dönüp durduğumu görüyorum. Hayat bir şekilde beni
    çocuklarla çalışmaya, onlarla vakit geçirmeye zorlamış sanki... Okul projelerim, kendi kendime yazıp çizdiklerim, okuduklarım, eğitimler de hep bu yönde olmuş. Fakat bunu çok sonradan fark ettim.


    Üniversite sonrası Londra... aşkı, Cem'i bulduğum yer... hayatımın en güzel dönemlerinden biri...Sanat Yönetimi okuyorum, bir sürü kursa gidiyorum, toplumsal etkinliklerde gönüllü oluyorum, proje yazıyorum... hepsi çocuklarla ilgili...
    veee anne bebek müzik grupları ile tanışıyorum... büyüleniyorum.
    O odanın içindeki enerji, anne bebek bağları, çocukların değişimleri...

    Bu işi öğrenmeli, bu işi yapmalı, ayrıca, orada okulda yazdığım projeyi gerçekleştirmeli, daha başka projeler üretmeli, çocuklar için bir şeyler yapmalı, yaptığım her şey onlar için olmalı gibi düşünceler zihnimde dolanıp durdu hep. Öğrendim.

    Derken, bir ayrım noktasına geldik: Londra'da kalmak mı, İstanbul'a dönmek mi? İstanbul'a döndük. (Bugün bile bu karardan emin olamadığımız doğrudur :) ama kısmet diyorum  )

    Heyecanla geldim uygulamaya geçmek için, fakat, bir adım atmadım. Neden diye sormayın, o da ayrı bir hikaye. Plaza hayatına dahil oldum...

    Sürpriz cinsten bir hamilelik oldu sonra 12.haftada biten ama bende büyük bir kapı açan. Yaşamak lazımdı hayatı...doyasıya... Sonra, kişisel gelişim seminerlerine bulanınca ruhum, fark ettim içimdekini ve hayallerimi gerçekleştirmenin önemini. Bu serüvene başlayalı 2 sene falan olmuştu ki, yeni minik bir ruhun karnımda olduğu gerçeği ile beraberdik. Bu sefer farklıydı. Annelik işledi içime. İznim bitmek üzereydi. Yine bir karar anı.. Bakıcı olayına girmekten her gün daha da uzaklaştığım günler. İznim bitti. İşe veda ettim.

    Sonra bir gün bir ışık çaktı bende. Neden iş konusunda bu kadar savrulmuştum, neden hayallerimi gerçekleştire mi yordum. İşte ben de, o an, çoğu kadın gibi, belki de içimde anneliğin verdiği cesaretle başladım. Biraz alışveriş, eski notları okuma, yeni Orff seminerleri, oğlum uyanıkken zamanım onun, o uyuyunca çalışma...derken içinde buldum kendimi. :)

    Ve öyle bir şey ki, bunu düşündüğüm günden sonra, ben daha hiç bir şey söylemeden, arkadaşlarım beni teşvik etmeye başladı:) Aklımdakini açıklayınca da bir sürü "hadi" "hadi" "hadi" geldi. Süreçte bana destek olanlar, olmaya devam edenler, iyi ki varsınız!

    Batuşka şimdi iyi. Firmalarla çalışıyor, farklı semtlerde etkinlik düzenliyor, minik kalplere neşeyi taşıyor... Hayallerim büyük.
    Sadece, durmadan peşinden gitmem gerek biliyorum.
    Her şey zamanı geldiğinde oluyor.
    İş bir tarafa, ben de hepiniz gibi yüzlerinde hüzün olmayan çocuklar büyüsün istiyorum. Dünyamız, ülkemiz, mahallemiz daha çok sevgi ile dolsun diliyorum.
    Çocuklarımız... onlar bizim göz bebeklerimiz... Geleceği şu an yaratmıyor muyuz?










    1 yorum :